Kısırlık, bütün dünyada giderek artan bir sağlık sorunu. Herhangi bir korunma olmaksızın düzenli girilen cinsel ilişkiye rağmen en az 12 ay içerisinde hamilelikle sonuçlanmama durumuna verilen ad olan kısırlık, gelişmiş ülkelerdeki çiftlerin yaklaşık yüzde 20’sinde görülmektedir. Kısırlık sorunun, son yıllarda tıpta yaşanan gelişmelerle ile tedavisi mümkün hale gelmiştir. Tüp bebekten embriyo transferine, aşılamadan (inseminasyon) taşıyıcı anneliğe pek çok yöntem sayesinde çiftler çocuk sahibi olabilmektedir.
Kısırlık konusunda yaygın bir inanış, bu sorunun kadınlara özgü olduğu, erkek kısırlığı diye bir sorunun bulunmadığıdır. Elbette, bu yanlış bir inanıştır. Araştırmalar, kısırlığa kadınlar ve erkeklerde eşit oranda rastlandığını göstermektedir. Kadınlar ve erkekler için farklı kısırlık türleri olduğu gibi, bu sorunun tedavisinde de farklı yöntemler izlenmelidir. Bu nedenle çocuk sahibi olamayan çiftlerin beraberce doktora başvurması ve ikisinin de muayene olması gerekmektedir.
Kadınlarda kısırlık, yumurtlama bozuklukları, tüplerin hasarlı veya tıkalı olması, rahim içini döşeyen dokunun (endometrium) rahim dışında gelişmesi, rahim ağzı problemleri ve alerjik nedenlere bağlı olarak görülmektedir. Erkeklerde kısırlık ise sperm sayısı ve kalitesini etkileyen üretim bozuklukları ve spermi dışarıya taşıyan kanallardaki tıkanıklıklardan kaynaklanmaktadır. Kısırlık nedeninin tam olarak tespit edilebilmesi için tedavi için başvuran çiftlerde erkekte sperm analizi ve kadınlarda rahim filmi (histeroskopi) çekilmesi gerekmektedir. Ayrıca çeşitli hormon testleri uygulanmaktadır. Sorunun kaynağının bulunmasının ardından uygun tedavi yöntemiyle kısırlık aşılabilir ve çiftler hayalini kurdukları çocuklarına kavuşabilirler.