1996 yılında hizmet vermeye başlayan Dünya Göz, göz sağlığıyla ilgili her türlü soruna 365 gün, 24 saat kesin çözüm getirmektedir. Türkiye’de yeni bir dönem başlatan Dünya Göz Hastanesi, yurt içi ve yurtdışında toplam 17 merkezinde sağlık hizmeti vermektedir. Sürekli yenilenen teknolojisi, Profesör, Doçent ve Uzman doktorlardan oluşan 150 kişilik deneyimli medikal kadrosu, 1500 personeli ve çağdaş yönetim anlayışıyla kısa sürede dünyanın sayılı birkaç merkezi arasındaki yerini almıştır.
Her sektörde olduğu gibi tıpta da verilen hizmetin kalitesi teknolojik gelişme ve bilimsel çalışmalarla arttırılmaktadır.
Dünya Göz Hastanesi’nde kullanılan teknolojiler dünyadaki gelişmelere paralel olarak yenilenmektedir. Hekimlerinin oftalmoloji alanında yaptığı bilimsel araştırmalar dünyada medikal teknoloji üreten şirketlere ve göz hekimlerine kaynak olmaktadır. Dünya Göz bünyesinde düzenlenen uluslararası seminer ve konferanslar da dünyanın oftalmoloji alanında önde gelen isimlerini, Türk göz hekimleri ile buluşturarak karşılıklı bilgi alışverişine olanak tanımaktadır.
Dünya Göz Hastanesi, Temmuz 2006’da JCI (Joint Commision International) Akreditasyon belgesini almak üzere denetimden geçmiş ve almaya hak kazanmış ilk Türk göz hastanesidir. JCI, sağlık hizmeti veren kuruluşların standartlarını belirleyen ve kalite belgesi veren dünyanın en önemli Amerikan Akreditasyon sistemidir. Bu belgeye layık görülebilmek için pek çok kriteri gerçekleştirmiş olmak gerekmektedir.
ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi Standartları, müşteri ve yasal düzenlemelere uygun faaliyeti, sürekli olarak gerçekleştirebilme yeteneğinin bir göstergesidir.
Dünya Göz Hastaneler Grubu olarak sağlık turizmi alanında yılda ortalama 30.000 yabancı hastaya göz sağlığı hizmeti vermektedir.
Hakkında
Üç dünya imparatorluğuna başkentlik yapmış olan İstanbul, geçmişle bugün arasında çok kuvvetli, ihtişamlı bir köprüdür. İnsan eliyle sayısız müze, camii, kilise, saray ve anıt ile süslenmiş olan İstanbul'a doğa da cömertce eşsiz güzellikler bahşetmiştir. Tarihi eserlerin daha çok Haliç-Marmara Denizi-Surlar arasındaki yarımadaya serpiştirildiği şehir, Sultan Ahmet Camii, Aya Sofya, Topkapı Sarayı, Yerebatan Sarayı, Rumeli ve Anadolu Hisarları ve daha birçok yapıyı haklı bir gururla sergiler. İstanbul'un tarihi semtleri, UNESCO tarafından insanlığın ortak mirası olarak tescillenmiş ve Dünya Mirası listesine dahil edilmiştir. İstanbul ayrıca 2010 Avrupa Kültür Başkentleri'nden biridir.
Görülecek Yerler
Boğaziçi, Haliç, Beyoğlu, Taksim, Sultanahmet, Ortaköy, Sarıyer, Üsküdar, Kadıköy, Şile, Adalar.
Nerede, Ne Yenir?
İstanbul mutfağı, Dünyanın önde gelen mutfaklarındandır. İmparatorluk başkenti olan kente ülkenin her yanından gelen malzemeler, ustalar, tarzlar, ve lezzetler Osmanlı Türk mutfağının ortaya çıkmasına neden olmuştur. İmparatorluk mutfağının devamı olan ve yeni tatlara açık olan Türk mutfağı her gün zenginleşmektedir. İstanbul mutfağında, kuzu, koyun veya dana etine ilave edilen çeşitli sebzeler esas yemeklerdir. Pilav, börek çeşitleri, bulgur, kuru fasulye, zengin zeytinyağlı sebzeler yan öğünler olarak servis yapılır. Köfte ve şiş kebabı, döner kebap veya acılı, yoğurtlu, patlıcanlı diğer kebap çeşitlerinin makbulleri özel kebapçılarda bulunur. Hamur tartları, baklava, kadayıf ve benzerlerinin hakiki lezzetlisi, bu işi bazen birkaç nesildir devam ettiren küçük dükkanlardan temin edilir. Rakı ve ayran, en meşhur iki Türk milli içkisidir. Her ikisi de süt rengindedir: Alkollü olanı rakı; su katınca beyazlaşan sert bir içkidir. Diğeri ise sulandırılmış yoğurttan imal edilen serinletici; ayrandır. Meşhur Türk Kahvesi, küçük fincanlarda sade veya şekerli misafirlere her firsatta ikram edilir. "Bir fincan kahvenin 40 yil hatırı vardır" sözü kahvenin Türkler tarafından bilinen kıvamı ile kullanılmaya başlandığı 16. yüzyıldan beri söylenmektedir.
Yapmadan Dönme
İstanbul'un dini mimari şaheserlerinden Süleymaniye Camii'ni ve Sultanahmet Camii'ni görmeden,
Ayasofya ve Kariye Müzesi'ni ziyaret etmeden,
Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı ve Rumeli Hisarını gezmeden,
Boğaz'da ve Adalar'da vapur gezisi yapmadan,
Galata Kulesinden ve Pierre Loti'de Istanbul manzarası seyretmeden,
Sanat ve kültür etkinliklerini izlemeden,
Eğlence hayatını merak edip, görmeden,
Ortaköy pazarına uğramadan,
Büyükada'da fayton turu yapmadan,
Boğazda, Kumkapı'da, Çiçek Pasajı'nda balık, Kanlıca'da yoğurt, Beyoğlu'nda profiterol yemeden,
Kapalıçarşı'da halı, mücevherat, deri giyim eşyaları, Mısır Çarşısında lokum, baklava, pastırma, şekerleme almadan,
Beyoğlu'nda ve diğer alışveriş merkezlerinde alışveriş yapmadan dönmeyin.